Tüp Bebek Tedavisi Aşamaları

Tüp Bebek Tedavisinin Genel Etapları Nelerdir?

Tüp bebek tedavisi olgun yumurtaların toplandıktan sonra, kaliteli spermlerle laboratuvar ortamında temas ettirilerek döllenmesi sonucunda oluşan sağlıklı embriyoların mikroenjeksiyon yöntemi ile rahim içine yerleştirilmesi işlemidir. En çok kullanılan teknikler arasında yer almaktadır.

Tüp Bebek Tedavisinin Etapları:

  • Yumurtaların Kontrolü

Yumurtalık rezervi kontrol altına alınmalıdır. Bazı durumlarda, uygun görülen ilaç takviyesi yapılmalıdır. İlaca menstrual dönemin ilk günü başlanmalı ve kesintisiz devam edilmelidir. Eğer ihtiyaç duyulacak olursa , işlem tekrarlanmalıdır.

Genellikle kendiliğinden oluşan normal adet döngüsünden sonra tedaviye başlanır. Enjeksiyon yoluyla yapılması öngörülen hormon tedavisinin temel amacı, olgun yumurta elde etmektir. Yumurtalıklara yapılan uyarma işleminin cevabı her anne adayına göre değişkenlik gösterir. Bu etapta, çok titizlikle, her aşama izlenmelidir. İzleme sonuçları kan testiyle ve ultrason incelemesiyle desteklenmelidir.

Bazen çok az rastlansa da, hormon seviyesi beklenenin çok üstünde yükselebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda, hormon seviyelerinin normale düşmesi arzulanır. Bu nedenle, yumurtlamanın başlamasının geciktirilmesi gerekebilir.

  • Yumurtaların Toplanması

Yumurtaların alınmasından 36 saat önce yumurtlama tetiklenir. Anne adayından istenen, bu enjeksiyon saatine kesinlikle uyulmasıdır.

Yumurta toplama işlemi vajinal olarak ultrason kontrolünde, genel ya da lokal anestezi altında yapılır. Bu işlem yaklaşık 20 dakika sürer.

  • Döllenme

Klasik Döllenme Tekniği:

Elde edilen kaliteli spermler, laboratuvar ortamında, uygun koşullarda yumurtalarla temas halinde bırakılır. Hareketli spermler herhangi bir dış yardım olmadan, yumurtalarla kendiliğinden döllenirler.

Mikroenjeksiyon Döllenme Tekniği:

Erkek kısırlığına özel olarak hitap eden bu yöntemde ise, toplanan her yumurtanın içine tek bir sperm enjekte edilir. Kısacası dışardan destekle döllenmeye yardımcı olunur.

  • Embriyoların Oluşumu

Döllenmeden 48 saat sonra embriyolar oluşmaya başlar. Bu nedenle, çoğu vakada embriyo nakil işlemi 2 ya da 3 gün sonra yapılır.

  • Embriyo Transferi

Gerekli incelemelerin ardından sağlıklı olduğuna karar verilen embriyolar çifte bildirilir. Embriyoların nakledilmesinden önce, embriyoların yerleştirilmesi düşünülen en uygun yerin belirlenebilmesi için, anne adayına vajinal ultrason uygulaması yapılır. Steril ortamda, biyolog tarafından ince bir katatere yerleştirilmiş olan embriyoları, jinekoloji uzmanı anne adayının rahmine yerleştirilmesini sağlar.

Embriyo transferi, ultrason kontrolü altında uygulanan basit ve ağrısız bir yöntemdir. Transfer işleminden sonra 2 haftalık gözlemleme süreci başlar. Bu zaman zarfında anne adayının normal yaşantısını sürdürmesinde hiçbir sakınca yoktur.

Embriyo transferinden yaklaşık 14 gün sonra, bir kan testi yapılır. Eğer hamilelik gerçekleşmişse, anneye gebelik 8. Haftasına kadar alması gereken ilaçlar söylenir. Daha sonraki süreçte önemli olan kan testleri yapılır ve rutin hamilelik süreci başlamış olur. Ama hamilelik gerçekleşmemişse, anne adayına ümidini kaybetmemesi gerektiği, ilk denemede başarılı olunamamasının herkesin başına gelebilecek bir durum olduğu anlatılır ve tekrar denemekten asla vazgeçmemesi gerektiği ifade edilir.

Her anne baba adayı, çok büyük umutlarla bu yolculuğa çıkmaya karar verir. Ne yazık ki bu zorlu süreçte, bazen hiç te yaşanılması arzu edilmeyen aksilikler meydana gelebilir. Gebeliğin oluşamamasında birçok etken tespit edilmiş olabilir. Yumurtalıkta hiç beklenmedik bir anda kist oluşması, olgun yumurta alımının başarılı yapılamamış olması, embriyoların transfer sonrası, rahim içinde istenildiği gibi gelişememesi, hamileliğin gerçekleşmesine engel teşkil eden başlıca sebeplerdendir. Bazen düşük te gebeliği hiç beklenmedik bir biçimde sonlandırmış olabilir. Düşüğün oluşumunda fetüsün anormallikleri önemli rol oynar. Çünkü bu gibi durumlarda, anne vücudu başarısız olarak nitelendirdiği embriyoyu dışarı atar ve gebelik sürecini sonlandırmış olur. İleri yaştaki gebeliklerde bu risk daha fazladır.